Beyin canlandırma alanında kıymetli bir atılım gerçekleştirildi. Araştırmacılar bir domuzu, kalp durmasından 50 dakika sonra, kan akışı olmadan muvaffakiyetle hayata döndürmeyi başardı. Şimdiye kadar, kalp krizi geçiren insanları kalıcı beyin hasarına yol açmadan hayata döndürmek için sadece küçük bir vakit aralığı vardı. Bu araştırmayla kalp durmasından sonra daha uzun kurtarma mühleti elde edildi.
Tibet küçük domuzları üzerinde yapılan deneylerde, oksijensiz geçen 50 dakikanın akabinde hayvanların beyinleri özel bir hayat takviye sistemine bağlandı.
Başarılı bir resüsitasyon süreci için, karaciğerin deveran sistemine entegrasyonunun kritik ehemmiyet taşıdığı gözlemlendi. Araştırmacılar, “Çalışmamız, kalp durması sonrası beyin hasarlarının patogenezinde karaciğerin kıymetli rolünü vurgulamaktadır” diyerek, karaciğerin sürece olan katkısının altını çizdi.
Bu teknikle, domuzların beyinlerindeki elektriksel aktivitenin yine sağlanması ve bu aktivitenin altı saate kadar sabit tutulabilmesi mümkün hale geldi.
Karaciğer hayat takviye sistemi olarak kullanıldı
Araştırmalar, karaciğer takviyesi olmadığında beyinde iltihaplanma ve hücre hasarının arttığını ortaya koydu.
Karaciğerin ömür takviye sistemi olarak kullanılması, iltihaplanmayı düzenleyip hasarlı beyin dokusuna güç sağlayarak beynin tekrar canlanmasına katkı sağladı. Bu dayanak, beyin hücrelerinin stabilizasyonuna yardımcı olurken, beyin işlevlerinin korunmasını da güzelleştirdi. Bu bulgular, karaciğerin oksijen eksikliğine bağlı hasarla çabada merkezi bir role sahip olduğunu göstermektedir.
Bu araştırmanın dikkat cazibeli istikametlerinden biri, canlandırma müddeti için vakit penceresini genişletme mümkünlüğüdür. Araştırmacılar, “Bu nedenle, mevcut ve gelecekteki çalışmalardan elde edilecek bulgular, kalp durması geçiren hastaların hayatta kalma oranını ve güzelleşme sürecini geliştirme potansiyeline sahiptir” diyerek çalışmanın değerini vurguladı.
Beyin aktivitesinin geri dönebildiği gözlemlendi
Bir deneyde, 60 dakikalık daha uzun bir müddet sonunda canlandırma sürecinin daha yavaş gerçekleştiği, lakin beyin aktivitesinin geri dönebildiği gözlemlendi; bu da usulün büyük bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.
Her ne kadar bu teknolojinin insanlarda uygulanabilirliği belirsizliğini korusa da keşfin tıbbi kıymeti büyük. Araştırmacılar, karaciğerin beyin canlandırmadaki rolünü daha derinlemesine incelemeyi ve bu bulguları klinik uygulamalara taşımayı hedefliyor.
Bu, önemli beyin hasarı yaşayan hastaların bir gün tekrar hayata döndürülebilmesi ve bu yolla hayat kurtarıcı sonuçlar elde edilmesi açısından umut verici.